Utanma: İnsanlık Duvarının Gizli Tuğlası

Utanma duygusu, insanlık denilen büyük yapıda görünmez ama hayati bir tuğladır. Bu duygunun yitirilmesi, kişinin iç dünyasında derin ve çoğu zaman onarılamaz hasarlara yol açar. Ben bu durumu ‘Utanma duygusunu kaybedenler, aynalarında kendi yansımalarını göremezler; çünkü gerçek benliklerini unutmuşlardır.’ diyerek ifade ediyorum.

Utanmanın kaybı, ahlaki pusulanın da kaybolmasına sebep olur. Bir insan utanmayı bıraktığında, içsel ahlakının gölgesi solmaya başlar ve karakterinin renkleri kararır. Bu, kişinin ahlaki değerlerinden uzaklaşması ve karakterinin temel yapı taşlarının erozyona uğraması demektir. Ahlaki değerler ve karakter, insanın toplum içindeki yerini ve ilişkilerini belirleyen unsurlardır. Bu unsurların zayıflaması, bireyin toplum içindeki işlevselliğini de olumsuz etkiler.

Utanma demişken empatiye de değinmem lazım. Zira empati, insan ilişkilerinin temel taşlarından biridir ve utanma duygusu ile yakından ilişkilidir. Utançsızlık, kişiliğin zengin bahçesinde yetişen empati çiçeklerini kurutur, insan ilişkilerinin toprağını verimsizleştirir. Utanma duygusunun kaybı, empati yeteneğinin azalması veya yok olması anlamına gelebilir. Bu durum, bireyler arası ilişkilerde soğukluk ve yabancılaşmaya yol açabilir.

Toplumsal çapta baktığımızda ise, utanmanın yokluğunun etkileri daha da belirginleşir. Utanma duygusu olmayan bir toplum, güneşsiz bir dünya gibidir; ışıksız, sıcaksız ve yaşamın canlı renklerinden yoksundur. Toplumun temelini oluşturan insanlar arası ilişkilerde empati, saygı ve anlayış gibi unsurlar zayıfladığında, toplumun bütünü de bu olumsuz etkilerden nasibini alır. Bu durum, toplumsal bağların zayıflamasına ve genel bir yabancılaşma hissine yol açar.

Sadede gelirsek utanma duygusu, bireysel ve toplumsal sağlığın korunmasında kritik bir role sahiptir. Bu duygunun yitirilmesi, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde telafi edilmesi güç zararlara yol açabilir. Utanmanın korunması ve kuvvetlendirilmesi, sağlıklı bireyler ve toplumlar için elzemdir. Bu, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görevdir. Utanma, insanlık duvarının görünmez ama elzem bir tuğlasıdır ve bu tuğlanın sağlamlığı, bütün yapının bütünlüğü için hayati önem taşır.

Levent BULUT

Bu sitedeki yazıları, link vererek ya da sadece yazarın adını kaynak göstererek istediğiniz yerde yayınlayabilirsiniz.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir