İyilik yapmak, insanlık tarihinin en eski ve en değerli erdemlerinden biridir. Ancak modern zamanlarda, bu saf ve özverili eylem bazen beklenmedik tepkilere yol açabiliyor. İyilik yapmak, bazı durumlarda, alıcı için ‘daha fazlasını istemek’ anlamına gelmeye başladı.
Bu durumun altında yatan nedenler çok çeşitli olabilir. Bazen insanlar, iyilik gördüklerinde, bu durumu bir zayıflık işareti olarak algılayabiliyorlar. Böyle bir durumda, iyilik yapana karşı bir üstünlük kurma veya daha fazla avantaj elde etme çabası içine girebiliyorlar. Diğer zamanlarda ise, iyilik yapmanın bir beklenti içermediği unutuluyor. İyilik yapan kişi, karşılıksız bir yardım sunduğu halde, iyiliğin alıcısı bunu bir borç olarak algılayabilir ve bu durum onları daha fazla yardım talebinde bulunmaya itebilir.
Bunun yanı sıra, toplumumuzda giderek artan bir ‘daha fazla’ kültürü var. Sosyal medya ve tüketim odaklı yaşam tarzları, insanları sürekli daha fazlasını istemeye teşvik ediyor. Bu durum, iyilik yapma eylemini de etkiliyor. İyilik yapmak, artık bazıları için yeterli olmaktan çıkıp, daha fazla şey talep etmenin bir yoluna dönüşebiliyor.
Bu durum, iyilik yapmanın kendisini sorgulatmamalı. Aksine, iyilik yapmanın gerçek değerini ve önemini anlamamız gerektiğini gösteriyor. İyilik, karşılık beklemeden, saf niyetlerle yapıldığında en güçlü etkiyi yaratır. İyilik yaparken, bunun bir iyilik zinciri başlatabileceğini, ancak her zaman gözle görülür bir karşılık beklemeden hareket etmek gerektiğini unutmamalıyız.
Sonuç olarak, iyilik yapmak her zaman güzeldir ve değerlidir. Ancak modern dünyada, iyiliğin karşılığında nankörlük görmek ya da daha fazlasını talep etmek gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Bu, iyilik yapmanın değerini azaltmaz, sadece bize insan doğasının karmaşık yönlerini hatırlatır. İyilik yapmak, kendi içinde bir ödüldür ve bu, asla unutulmamalıdır.
Levent BULUT
Bu sitedeki yazıları, link vererek ya da sadece yazarın adını kaynak göstererek istediğiniz yerde yayınlayabilirsiniz.
Bir yanıt yazın