Bazen hayatın en gürültülü anları, en sessiz adımlarla gerçekleşir. İşte bu adımlar, her biri birer hüzün ve özlem yüklü, bizi geçmişin derinliklerine doğru sürükler. Sessizce uzaklaşmak, bazen en çok ses getiren vedadır. Her adım, bir parça geçmişin tozunu kaldırır, her biri ayrı bir hikaye, ayrı bir dönemin son anıdır.
Bu yolda, geçmişi ardımızda bırakmak, aslında onunla yüzleşmektir. Her adım, o anların hatırasını, o insanların izlerini, o duyguların yankılarını içinde barındırır. Ve belki de en önemlisi, her adım, geleceğe atılan bir köprüdür. Geçmişi geride bırakırken, aslında yeni başlangıçlara doğru ilerleriz.
Geçmiş, her zaman bir ayna, bir öğretmen olarak kalmalı. Her adımda ondan dersler çıkarmalı, ama aynı zamanda o adımların bizi nereye götüreceğine odaklanmalıyız. Geçmişe duyulan özlem ve hüzün, geleceğin umut ve heyecanıyla dengelenmelidir. Sessizce uzaklaşmak, bu dengenin bir ifadesidir. Her adımda, geçmişi biraz daha arkamızda bırakarak, aslında kendimizi buluruz.
Ve işte bu yüzden, sessiz adımlar en gürültülü anlardır. Onlar, hayatın melodisini oluşturur. Geçmişe duyulan saygıyla, geleceğe atılan adımlar… Her biri, hayatın büyük senfonisinde bir nota. Sessizce uzaklaşırken, aslında hayatın müziğini besteleriz. Her adım, geçmişten bir parça, gelecekten bir umut taşır. Bu yüzden, her adım değerlidir, her adım anlamlıdır. Sessizce uzaklaşmak, aslında en büyük gürültüdür ve hayatın ta kendisidir.
Levent BULUT
Bu sitedeki yazıları, link vererek ya da sadece yazarın adını kaynak göstererek istediğiniz yerde yayınlayabilirsiniz.
Bir yanıt yazın