Hayatı boyunca mutsuz olan bir adam mutluluğu aramaya karar vermiş. Fakat ne yaptıysa mutluluğu bir türlü bulamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi tavsiye etmişler. Bu bilge kendisine kim gelirse gelsin, sorularına cevap vermeden, derdine derman bulmadan geri göndermezmiş.
***
Son çare işte bu bilgeden yardım istemeye karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş. Ancak kapısında derdine derman arayanlar kuyruktaymış. Uzun kuyruk sırasına giren mutsuz adam pes etmeyip beklemeye başlamış. Nihayet sıra ona da gelmiş ve bilgeye “mutluluğu nasıl yakalarım” diye sormuş.
Bilge adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki yağ damlatmış. Sonra demiş ki:
– Sarayımın her yerini gez ama sonra tekrar gel. Ama sarayı gezerken yağı dökmeden bu kaşığı ağzında taşıyacaksın.
***
Adam sorusuna hemen cevap alamadığı için biraz şaşkın tamam demiş. Sarayın her yerini dolaşıp gelmiş. Bilge bakmış yağ hâlâ kaşıkta, demiş ki:
– Aferin yağı dökmemişsin güzel… Peki sarayımın güzelliklerini anlat bakalım, gezerken neler gördün?
Adam yağı dökmeyeceğim diye uğraşmaktan pek dikkat edememiş. Bu yüzden bir şey diyememiş. Sonra bilge:
– Olmadı. Yağı dökmeden kaşığı tekrar ağzında taşı. Bu sefer sarayımdaki güzelliklere dikkat et. Sonra tekrar gel…
***
Adam ne yapalım deyip mecburen tekrar kabul etmiş. Her yeri gezmiş. Bu sefer sarayın güzelliklerinden çok etkilenmiş. Sonra ağzında kaşıkla gene bilgenin yanına gelmiş. Bilge sormuş:
– Sarayımın güzelliklerini gördün mü? Anlat bakalım.
Adam bu sefer hayran kaldığı güzellikleri anlatırken, bilge sözünü kesmiş ve demiş ki:
– Güzel, peki ama yağ nerede?
Adam sarayı hayran hayran gezerken yağı tamamen unutmuş. Utana sıkıla bilgeye demiş ki:
– Şey… Yağı dökmüşüm…
***
Bilge bizimkine anlamlı bir bakış atmış ve demiş ki:
– Mutluluk hayatın bütün güzelliklerini yaşamak, tadını çıkarmak ve sorumluluklarına kaşıktaki yağ gibi sahip çıkmaktır.
***
Kıssadan hisse diyeceğim:
Hayat sadece faturalardan, kredilerden, geçim derdinden ibaret değildir. Hayat yoğun iş temposu içinde koşarken, aileyi ihmal etmek ya da hiçbirini yapmayıp yan gelip yatmak da değildir. Hayat bir dengedir. Bütün bu işler arasında dengeyi kurabilirseniz işte o zaman hayatta mutluluğu yakalarsınız…
***
TEBESSÜM
Bir gün Nasreddin Hoca yolda güzel bir at görmüş. Sahibinden izin alarak üstüne binmeye çalışmış ama bir türlü binememiş. İnsanların etrafına toplanmaya başladığını görünce sesli bir şekilde:
– Ah Nasreddin ah! Yaşlandın artık, gençliğinde böyle miydin, demiş.
İnsanların ona hak verdiğini görünce bu sefer de sessiz bir şekilde kendi kendine:
– Ben senin gençliğini de biliyorum Nasreddin, demiş.
Bir yanıt yazın