Dış yüzeyleri üçgen olan ve üstte tek bir noktada birleşen yapıların piramit olduğunu söylemeye gerek yoktur herhalde.
Piramit deyince de akla ilk gelen Mısır Piramitleri olmakta.
Oysa dünyanın birçok yerinde farklı medeniyetler tarafından piramitler inşa edilmiştir.
Mesala “hacimce en büyük piramit nerededir?” diye sorsam, çoğunluğun vereceği cevap Mısır olacaktır.
Oysa kapladığı alan bakımdan en büyük piramit, Meksika’nın Puebla eyaletindeki Büyük “Cholula Piramidi”dir
Bununla birlikte Bolivya’da Tiahuanaco’da da piramit vardır.
Piramit denince akla ilk gelen ülkenin Mısır olması,bu ülkede 100’den fazla piramit olmasından dolayıdır.
*
Bilinen en eski piramit Mısır’da 3. Hanedan döneminde inşa edilen Zoser Piramididir. Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; dönemin en ünlü mimarı İmhotep tarafından tasarlanmıştır.
Giza piramitleri tarih boyunca inşa edilen en büyük yapılar arasındadır. Piramitler arasında Dünyanın 7 Harikasından yalnızca Giza’da bulunan ve en büyük piramit olan Keops Piramidi ayakta kalabilmiştir.
*
Yapımındaki sır ne?
Piramit yapımında kullanılan kaya blokların ağırlığı düşünülünce ister istemez bu kaya bloklar nasıl taşındı diye düşünülüyor. Örneğin, Khufu Piramidi için kullanılan kaya blokların tanesi yaklaşık 2.5 ton ağırlığındaydı.
İşte bu durum bilim dünyasını da harekete geçirdi.
Yapılan araştırmalar ve fizikçilerin elde ettiği bulgulara göre, Mısırlılar piramitlerin yapıldığı inşaat alanının çevresindeki kumları ıslattılar. Piramitleri oluşturan taşları, ıslak kumlar üzerinde kızaklarla taşıdılar. Kumlar ıslatıldığı için sürtünmenin en aza inmesi nedeniyle, taş kızakları sadece hafifçe itmek yeterli oldu.
Evliya Çelebi’de bahsetmiş
17. Yüzyıl’ın ünlü seyyahı Evliya Çelebi’nin, Seyahatname’sinde Mısır piramitlerinden de bahsettiğini biliyor muydunuz?
Ünlü Seyyah Evliya Çelebi, gezmek için gittiği son yer olan Mısır’ı Seyahatnamesi’nin son cildinde içine girdiği bir piramit ile ilgili şunları yazmış:
“…Bir keresinde İmrahor Ağa ile Behlül Ağa’nın ve başka ağaların adamlarından 45 kişi alarak meşaleler, muşammalı fanuslar ile Büyük Ehramın kapısından besmele ile girdik. Hakir, kıblenümaya ve saate baktım. Güney tarafa tam 700 adım gittik.
.
Buradan 50 adım yokuş aşağı gittik. Su ile dolu bir havuz vardı. Etrafında karakuş gibi kuşlar, kenarlarında karga gibi kuşlar oturmuşlar, bizi görünce hepsi kanatlarını vurup öyle gürültülü uçuştular ki beyinlerimiz güya kulaklarımızdan aktı. Elbiselerimiz berbat oldu.
Arkadaşlar ‘çıralarımız az kaldı’ dediler. Hepimize bu kanat gürültüsünden bir korku düştü, geri gidelim, meşaleler sönerse halimiz neye varır derken, kuşlar tarafından öyle bir rüzgar koptu ki, kuş şiddetinden helak olma derecesine geldik. Meşalalerimize, suratlarımıza kanatlarını vura vura bizi usandırdılar.
Allah bir daha girmeyi nasip etmeye.”
Bir yanıt yazın